top of page

İkonografi ve İkonoloji Yöntemi ile Cemal Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” İsimli Eserinin...

İkonografi ve İkonoloji Yöntemi ile Cemal Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” İsimli Eserinin Analizi*


Arş.Gör. Deniz Özeskici

Anadolu Üniversitesi,

Eğitim Fakültesi

Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü


Doç. Necla Coşkun

Anadolu Üniversitesi

Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü



ÖZET

Bu araştırmada Türk resim sanatına önemli katkılarda bulunan Cemal Tollu’ nun,

yaşadığı toplumun ve çağın bir göstergesi olan eserlerinin içinde barındırdığı anlam

katmanları “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli resmi merkeze alınarak incelenmeye

çalışılmıştır. Bunun için Erwin Panofsky’ nin bir sanat tarihi yöntemi olan ikonografi ve

ikonoloji yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın sanatın temel disiplin alanlarından sanat tarihi ve sanat eleştirisi alanlarının işbirliği içinde kullanılmasının sonucunda genel olarak sanatçılar ve eserleri özel olarak Cemal Tollu ve eserleri hakkında farklı bakış açıları geliştirme, eleştirel düşünme ve yorumlama sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Panofsky yöntemini 3 aşamada tasarlamıştır: ilki ön- ikonografik inceleme, ikincisi

ikonografik çözümleme, sonuncusu ikonolojik tanımlamadır. Ön-ikonografik inceleme

sonucunda Tollu’nun resimlerindeki figürlerin ve mekanın soyutlanmış bir resim diliyle ifade edildiği söylenebilir. Fakat günlük yaşamdaki biçimlerden tamamen kopuk formlar

olmadıkları için görsel olarak adlandırılabilecek durumdadırlar. İkonografik çözümleme

aşamasında ise günlük yaşamdan kesitlerin yer aldığı bu resimlerde evrensel bir insanlık

halinden ziyade belli bir kültürel yapının yani Anadolu kültürüne ait kodların okunabildiği

ifade edilebilir. Son aşamada yani ikonolojik tanımlamada ise bu kültürel bağlam, sanatçının batıda aldığı sanat eğitiminin kazandırmış olduğu sanat anlayışıyla harmanlanarak görselleştirilmiş denilebilir. Bir başka deyişle Anadolu’ya özgü figür ve peyzaj bütünlüğünden oluşan Anadolu motiflerini çağdaş bir biçim diliyle yansıttığı

görülebilmektedir. Sonuç olarak sanat eserlerinin hatta çağdaş sanat çalışmalarının eser analiz yöntemleri ya da günümüzdeki görsel kültür çalışmalarında olduğu gibi disiplinlerarası yöntemlerle analizlerinin yapılması sanat ya da sanat eğitimi alanıyla ilgili bireylere farklı bakış açıları, eleştirel düşünce ve yorumlama becerileri kazandırılmasında ayrıca sanat uygulamalarında nitelikli çalışmalar oluşturabilmelerine katkı sağlayabilir.


Anahtar Kelimeler: Cemal Tollu, Eser Analizi, Erwin Panofsky, İkonografi,

İkonoloji


CEMAL (SAİT) TOLLU VE D GRUBU

Sanatçı yaşadığı dönemin özelliklerini yansıtan bir ayna gibidir. Bu nedenle ilk

bölümde Cemal Tollu’ nun yaşamı, içinde bulunduğu dönem ve tarihsel geçmişi üzerinde

durmak aynı zamanda Tollu’ nun sanatı hakkında bilgi sahibi olmamız ve onu daha iyi

anlamamız açısından önemlidir. İkinci bölümde ise sanatçının sanat anlayışı üzerine diğersanatçıların yorumları ve kendi pencerelerinden bakış açılarına yer verilmiştir. Son bölümde ise Erwin Panofsky’ nin İkonografi ve İkonoloji yöntemi ile Cemal Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli eseri incelenmeye çalışılmıştır.

Cemal Tollu D Grubunun ve Türk Resim Sanatının en önemli temsilcilerin biridir. Tollu,

1899 yılında İstanbul’ da doğmuştur. İlk ve ortaöğrenimini tamamladıktan sonra sanat

öğrenimini Sanayi-i Nefise Mektebi’ nde savaş öncesi ve sonrası olarak iki dönemde yapmış ve bu öğrenimini pekiştirmek için Paris’ e giderek Andre Lhote ve Fernand Leger özel akademilerine devam etmiştir. İkinci dünya savaşına yakın yıllarda Münih’ teki Hoffman Atölye’ sinde çalışmıştır (Ertürk, 2012, s. 82). 1932’ de Avrupa’ da aldığı eğitimden sonra ülkesine dönen Tollu yazıları ve kendine özgü kişiliği ile ön plana çıkmıştır. Erzincan’ da 3 yıl öğretmenlik yapan Tollu 1935’ de Ankara Arkeoloji Müzesi Müdür yardımcılığına getirilmiş ve başkentin plastik sanatlar ortamında etkin bir duruma gelmiştir (Büyükişleyen, 1991, s. 49). 1933 yılının Temmuz ayında evvelce sanatçı birliklerinin karma sergilerine katılmış olan biri heykeltıraş, beşi ressam, altı sanatçı. Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu, D grubu adını verdikleri yeni bir sanatçı birliği kurmuşlar ve ilk sergilerini Beyoğlu’ ndaki Narmanlı Yurdu’ nun altındaki Mimoza adlı şapkacı dükkânında açmışlardır (Tansuğ, 1993, s. 179).


Çeşitli dergilerde yazılar yazan Cemal Tollu düşünce ve fikirlerini halk ile paylaşma

fırsatı buluyor aynı zamanda halkın sanata bakış açısına etki etmeye çalışıyordu. Türkiye’

deki plastik sanatlar ortamında dönemin heyecan veren dergi ve günlük gazetelerinde yazılar yazmıştır. “Ar” ve “Ülkü” dergilerinde yazdığı yazılar onun aydın, eğitici, sanatçı kişiliğinin göstergesi olup, görüş ve fikirlerinin halk ile buluşmasını sağlamıştır. (Büyükişleyen, 1991, s. 49). Adnan Çoker D Grubu’ na yönelik yapılan eleştirilere karşı şunları söylemiştir: D Grubu söz konusu olduğunda mesleğin kutsallığına inanmış ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’ nin gelişimine inançla bağlı bir grup düşünülmelidir. Bu inanç ve bağdan soyutlamak onun gerçek portresini yakalayamamak demektir. Gerek Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği, gerekse D Grubu Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ yle ruhsal bütünlük içindedir. Çağdaş, düşünsel, yapısal (Çoker, 1996, s. 13).

Türkiye Cumhuriyeti’ nin bu ruhsal bütünlüğü içinde, Türk Resim Sanatına büyük

katkılarda bulunan Tollu 26 Temmuz 1968 yılında yaşama veda etmiştir. Gerek D Grubu ile birlikte, gerek öncesi ve sonrasında yapmış olduğu çalışmalarla eserleri, yazıları, düşünce ve fikirleriyle Türk Resim Sanatına önemli katkılarda bulunmuştur.


CEMAL TOLLU’ NUN ESERLERİNE GENEL BİR BAKIŞ

Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden ilk 10 yıl ve sonrası Türk resim ve heykel

sanatının batı sanatı ile daha çok etkileşime girdiği, eğitim kurumlarının modernleştiği

üniversite reformunun eski medrese eğitim sisteminin yerini aldığı yıllar olarak önemlidir

(Tansuğ, 1993, s. 179). Bu yıllarda aktif olarak sanat yapma çabası içine giren gruplardan

birisi de D Grubu’ dur. “Türk resim ve heykel sanatının dördüncü topluluğu olan D Grubu

kübizmin ve soyut sanatın genel kabul görmesine eğilimli sanatçılardan oluşmuştu” (Başkan, 1991, s. 2). Cemal Tollu’ nun eserlerinde de bu izlere rastlanmaktadır.

Tollu’ nun ilk boyaları özellikle çok sevdiği hocası Gromaire’ in, biraz Lhote’ un etkilerini

taşır. Desenlerinin çoğunda Zeki Kocamemi ve Ali Çelebi’ ye hocalık etmiş olan Hoffman’ ın köşeli sert çiziş tarzı da sezilirdi. Boyalarında özellikle beğenilen, değer, renklerin, tatlı

grilerin ölçülü valörlerinin yardımları ile zengin renk senfonileri idi (Berk, 1972, s. 31).

Yurtdışında giden birçok ressam gibi Cemal Tollu’ da eğitim aldığı hocalarından

etkilenmiş ve kübist anlayış çerçevesinde Anadolu toplumunun yaşantısını başarılı bir dil ile ortaya koymuştur. Almış olduğu eğitimi kendine özel üslubu ile birleştirerek farklı çalışmalar meydana getirmiştir. Onun bu üslubu peyzaj ve figüratif resimlerinde belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Adnan Çoker, Cemal Tollu’ nun peyzaj resimlerindeki genel vurgu ve farklılığı şu cümlelerle anlatmaktadır.

“Ele aldığı figür ya da figür gruplarının çevresini ve fonunu oluşturan peyzaj, figürlere

paralellik kurmuş ve onlarla bütünleşmiştir. Burada dağlar, ağaçlar, evler ve benzerleri birer kompozisyon elemanı gibi rol alırlar. Pasif değil aktif duruma da gelebilirler. Tollu’ ya göre örneğin bir “bulut”, uçucu değil, espasta kalıcı bir yapı elemanıdır. “Bulut” ayrıca sanatçının yapıtları üzerinde araştırma yapanlara, yapıtlarındaki değişimi, gelişimi ele veren ve tarihsiz yapıtlarının yıl saptamalarını sağlayan ilginç bir eleman olacaktır. Dağları ise zaman zaman Cezanne’ nın St. Victoire dağı ile uzaktan konusal akrabadırlar ama daha çok Anadolu dağları ile diyalog halindedirler (Çoker, 1996, s. 14).

Cemal Tollu, kübist modleli, hacimli, yöresel konulu resimlerinden düz yüzeylerin

hakim olduğu bir resim anlayışına yönelmiştir. (Turani, 1984, s. 11). Tollu Anadolu’ ya özgü motiflere yer verdiği resimlerde kübizm yapma amacından çok kübizmi çalışmalarında bir araç, anlatımsal ifade olarak kullanmıştır. Türk toplumuna ve kültürüne ait olan unsurları kendi tarzı ile birleştirerek resmetmiştir. Ankara’ da Arkeoloji Müzesi’ ne müdür yardımcısı olarak atanmasıyla birlikte müzede bulunan Eti ve Mezopotamya kültürüne ait eserleri inceleme fırsatı bulmuş, bu eserleri kendi tarzı ve yurtdışından aldığı eğitim ile yorumlayarak çalışmalarına yansıtmıştır (Özsezgin, 2005, s. 13).

Nurullah Berk, Tollu’ nun retrospektif sergisinden sonra şu sözleri söylemiştir:

“Cemal Tollu' nun kübist anlayışının geometrik şematizminden Eti sanatının kunt, geniş

kütleli tekniğine geçişi bugünün Türk sanatı içinde önemle üstünde durulacak bir olaydır. Eti alçak, kabartmalarında ve heykellerinde beliren stil özelliğini inceleyip onu resim planına aktarabilmek Tollu için bir başarı olmuştur.” (Berk ve Özsezgin, 1983, s. 58).


İKONOGRAFİK VE İKONOLOJİK ÇÖZÜMLEME




Resim 1: Çoban ve Tiftik Keçileri, 1955, Duralit Üzerine Yağlı Boya, 90,5 x 121 cm, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (Çoker, 1996, s. 152).


Cemal Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli eseri bir bakıma Picasso’ nun

“Guernica” isimli eserindeki gibi birçok ön çalışma ve eskiz ile oluşturmuştur. “Anadolu

Çobanları” ve kâğıt üzerine füzen ile yaptığı “Çoban ve Tiftik Keçileri” bu çalışmalardan

sadece bir kaçıdır. Bu da bize sanatçının önem verdiği ve üzerinde yoğun olarak çalıştığı bir eser olduğunu göstermektedir. İçinde bulunduğu çağın izlerini de taşıyan bu önemli eserin Erwin Panofsky’ nin ikonografi ve ikonoloji yöntemi ile incelenmesi eserinin değerinin anlaşılmasında katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Erwin Panofsky sanat tarihinde önemli bir yere sahip olan ikonografi ve ikonoloji

yöntemini 20. yüzyılın ilk yarısında yaptığı araştırmalar sonucunda oluşturmuştur. Panofsky yöntemini birincil (doğal konu), ikincil (danışıklı konu) ve son olarak içsel anlam (içerik) olmak üzere 3 bölüme ayırmıştır.

Birincil ya da doğal konu biri olgusal, diğeri anlatımsal olmak üzere iki alt gruba ayrılır. Bu salt biçimlerin benzetilmesi ile algılanır: Yani belli çizgi ve renk oluşumlarının ya da belli bir özgünlükte biçimlenmiş bronz ve taş kütlelerinin insan, hayvan, bitki, ev gereçleri vb. gibi doğal nesnelere benzetilmesiyle; bunların karşılıklı ilişkilerinin olay olarak tanımlanmasıyla; bir duruş ya da davranışın hüznü, bir iç mekanın evcil ve sakin havası gibi anlatımcı niteliklerin algılanması ile öğrenilir (Panofsky, 1995, s. 27).


Sanatçının “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli çalışmasına bu açıdan baktığımızda ilk

dikkatimizi çeken insan ve hayvan motifleridir. Resmin ortasındaki erkek figürünün

vücudunu tamamen örten giyside beyazın ağırlıklı olduğu pastel tonlar hâkimdir ve elinde ince bir değnek olduğu görülmektedir. Erkeğin sağ tarafında ise koyu yeşil renk elbise giymiş kadın figürü yer almaktadır. Başında bir örtü ile resmedilmediği ve saçlarının örgülü olduğu söylenebilir. Ayrıca kadın figürünün elbisesindeki zikzak detaylar dikkat çekmektedir. Elinde bir nesne tuttuğu anlaşılan kadın figürü erkeğe göre açık tenli ve koyu saçlıdır. Burada açık ve koyu değerlerle bir karşıtlık oluşturulmuştur. Üç tane keçi figürü bulunmaktadır. İki keçinin yönü sağa, arka taraf da ki keçinin yönü sola bakmaktadır. Keçiler sarı, beyaz ve yeşil renklerin tonlarından oluşan uyumlu bir armoniyle ifade edilmiştir. Beyaz, sarı, gri, yeşil ve kırmızı tonların hakim olduğu resmin genelinde geometrik ve köşeli formlardan oluşmuş kübist bir anlayışın benimsendiği söylenebilir. Figürlerin belli konturlarla belirgin hale

getirildiği görülmektedir. Resmin kurgusu düşünüldüğünde her bir öğenin, rengin, biçimin belli bir resimsel kaygı güdülerek ele alındığı fark edilmektedir. Resimde hem hayvan hem de insan figürleri yürür pozisyonda gösterilseler de ifadesel olarak durağan, sakin, dingin bir anı yansıttığı görülmektedir.

Turgut Zaim’ in resimleri Anadolu’ dan kesitleri ve gündelik yaşamı anlatması

bakımında konu olarak Tollu ile benzerlik göstermektedir. Bunun yanı sıra her iki sanatçının da detaydan uzak yalın ve sade bir biçim dili kullanması ortak noktalarıdır. Tollu’ nun biçim dili soyutlamaya giderken Zaim’ de böyle bir etki göremeyiz. Buna karşın Zaim’ in çalışmalarında canlı renkler hakimken Tollu’ nun resimlerinde ise gri, pastel renkler ön plandadır. Tollu’ nun resimlerindeki yapısal özelliklere karşın Zaim’ in resimlerinde daha canlı, yaşayan bir Anadolu ifade edilmiştir denilebilir.

Bu aşamadan sonra ikincil ya da danışıklı konu, ikonografik çözümleme aşaması gelmektedir.

Genel anlamıyla “biçime karşı içerik” ten söz ettiğimizde, esas olarak ikincil ya da uzlaşımsal konu alanını, yani sanatsal motiflerle, anlatılmış birincil ya da doğal konunun alanına karşıt olarak, imgeler, öyküler ve alegorilerle dile getirilmiş belirli temalar ya da kavramlar dünyasını algılamaktayız (Panofsky, 1995, s. 29).

Bu açıdan bakıldığında “Çoban ve Tiftik Keçileri” resminde kimlik özelliklerini

yansıtan figür ve motiflerin yer aldığı söylenebilir. Kompozisyonda geleneksel Türk

toplumuna ait figürler bulunmaktadır. Resim Anadolu’ nun gündelik yaşantısından bir kesit olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemdeki Türk toplumu düşünüldüğünde geçim

kaynağının tarım ve hayvancılık olduğu ifade edilebilir. Buna bağlı olarak resimdeki erkek

figürünün üzerindeki giysinin kepenek, kendisinin de çoban olduğunu düşünülebilir. Kadın figürünün elinde tuttuğu nesnenin ne olduğu tam olarak anlaşılamamasına rağmen ellerinin duruş şeklinden dolayı bunun keçilerin yününü sararak ip yapmak için kullanılan bir eğirtmeçolduğu söylenebilir. Kadın figürünün elbisesinin eteğinin uçlarındaki zikzak motiflerin Anadolu’ ya özgü soyutlanmış motifler olduğu ifade edilebilir. Resimde hayvancılıkla geçimini sağladığını tahmin ettiğimiz genç bir çift bulunmaktadır. Kentsel yaşamın henüz ön planda olmadığı daha çok kırsal kesimin yaşamına ilişkin bir bakış açısı sanatçı tarafından aktarılmıştır.

Tiftik keçilerinin ise Ankara ve çevresinde yoğun olarak bulunması resmin hangi

coğrafyaya ait olduğu konusunda ipuçları vermektedir. Mekân ile ilgili belirgin nesne

bulunmadığı için sarı tonların tarla veya ekini, kahverengi tonların ise toprağı temsil ettiği söylenebilir.


Tollu’ nun resimleri Nuri Abaç’ ın resimleri ile karşılaştırıldığında, Abaç’ ın

resimlerinde Anadolu’ ya özgü bazı özelliklerin, günlük hayatın masalsı bir anlatımı ile ifade edildiği, Tollu’ nun resimlerinin ise günlük hayatın gerçekliklerini aktardığı görülmektedir. Biçimsel olarak bakıldığında Abaç’ ın resimlerinde kalabalık figür gruplarının detaylı bir şekilde ele alındığı kompozisyonlar göze çarpmaktadır. Tollu’ nun resimleri ise geniş modleli geometrik şekillerden oluşmaktadır. Ayrıca Abaç’ ın resimleri minyatür etkisi ve nakış izleri taşırken Tollu’ nun daha sade bir dil kullandığı söylenebilir.

İkonografik çözümleme aşamasından sonra son aşama olan ikonolojik tanımlama

aşamasına gelindiğinde eserlerin içsel anlamları sorgulanır. İçsel anlam ya da içerik, bir ulusun bir dönemin, bir sınıfın, bir dinsel ya da felsefi inancın temel tutumunu açıklayan- ve bir kişilik tarafından nitelendirilmiş bir yapıtta yoğunlaştırılmış olan ilkelerin soruşturulması ile kavranır (Panofsky, 1995: 30). Bir sanatyapıtının ikonolojik çözümlemesi, bu yapıtı aynı zamanda yaratıldığı çağın, kültürünü ve

dünya görüşünü, sanatçının kişiliğini yansıtan bir belge haline de getirmektedir. Bu aşama Panofsky’ nin en üst aşamasıdır. (Panofsky, 1995, s. 13).

İkonografik anlamdaki resmin hikayesi içsel anlamla bağlantılıdır. Resimde erkek

figürünün yanında bayan figürünün olması kadın ve erkek arasındaki iş bölümü ve

dayanışmayı vurguladığı düşünülebilir. Bu durum kadın ve erkeğin görev ve

sorumluluklarının eşit, bunun yanı sıra birlik ve beraberlik içinde oldukları izlenimini

oluşmaktadır. Resmin kurgusuna bakıldığında kadın figürünün formunun erkek figürüyle kapatılmadığı, böylece resimde kadın figürünün de kompozisyonda etkisinin güçlendirildiği görülmektedir. Bu durum, resmin yapıldığı dönem özelliklerine bakıldığında, Cumhuriyet ile birlikte kadına verilen değer ve önemin artması, kadının ön planda olması ile ilişkilendirilebilir.

Türk resminde Anadolu teması sanatçıların vazgeçilmez konularından olmuştur ve her

sanatçı farklı bakış açıları ve anlatım biçimleriyle bunu yansıtmaya çalışmıştır. Bunlardan biri de Neşet Günal’ dır. Günal’ ın resimlerinde Anadolu’ daki yoksul, zor durumda olan halkın günlük hayatından konular hakimdir. Günal’ ın resimlerinde gerçekçilikle beraber figürlerdeki duygusallık ön plandadır. Yüzlerdeki ifadeler belirgin bir şekilde resmedilmiştir. Biçim özellikleri olarak Günal’ ın resimlerinde derinlik ya da hacimsel etkiler önemsenir. Tollu’ nun resimlerinde ise yapısal özellikleri belirgin geometrik formlar bulunmaktadır. Ayrıca Tollu figürlerin duygusal ifadelerini aktarma konusunda bir kaygı taşımamaktadır, kaygısı daha çok resimsel kurgu üzerinedir. Bu açıdan bakıldığında yaşanılan dönem kadar bireysellikde çalışmaların ortak ve ayrılan noktalarını belirlemede önemli bir unsurdur.


SONUÇLAR

Bu araştırmada Cemal Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli eseri Erwin

Panofsky’ nin İkonografik ve İkonolojik çözümleme yöntemi ile incelenmiştir. Birinci

aşamada resmin biçimsel ve ifadesel anlamı, ikinci aşamada uzlaşımsal anlam ve son aşamada ise içsel anlamı üzerinde durulmuştur. Türk resminde önemli bir yere sahip olan Tollu’ nun resimlerinin anlam derinliğine inilmeye çalışılmıştır. Bu inceleme sonucunda sanatçının, yaşadığı dönemin toplumsal konularını resimlerine aktardığı görülmektedir. Tollu’ nun “Çoban ve Tiftik Keçileri” isimli eseri dönemin ve toplumun özelliklerini yansıtan bir belge niteliğinde olduğu ifade edilebilir. Sanatsal kodların anlamları kültüre ait özellikleri barındırmaktadır. Bu nedenle sanatçının “Alfabe Okuyan Köylüler” ,“Hatay’ da Portakal Bahçesi” , “Toprak Ana” ve “Pamuk Toplayanlar” resimleri de kültüre ait kodları içeren başlıca çalışmalarındandır. Sanatçının batıdan aldığı eğitimi yerel değerlerle harmanlayarak kendine özgü bir resim diline dönüştürdüğü görülmektedir. Türk resim sanatına önemli katkılarda bulunan Cemal Tollu ve diğer Türk sanatçılar hakkında daha fazla bilimsel çalışma yapılması bu sanatçıların ve eserlerinin hak ettiği önemi ve yeri edinmelerinde katkı sağlayabilir. Ayrıca, görsel kültür incelemelerinde olduğu gibi, disiplinlerarası yöntemlerle eser analizlerinin yapılması sanat eğitimi alanıyla ilgili bireylere farklı bakış açıları, eleştirel düşünce, yorumlama becerileri kazandırılmasında ve sanat uygulamalarında nitelikli çalışmalar oluşturabilmelerine katkı sağlayabilir.


KAYNAKÇA

Başkan, S. (1991). Ondokuzuncu Yüzyıldan Günümüze Türk Ressamları. (1. Basım). Ankara:

Kültür Bakanlığı Yayınları.

Berk, N. (1972). İstanbul Resim ve Heykel Müzesi. (1. basım). İstanbul: Akbank Yayınları.

Berk, N., Özsezgin, K. (1983). Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi. (3. basım). Ankara: Türkiye

İş Bankası Kültür Yayınları.

Büyükişleyen, Z. (1991). Türk Resminde Ankaralı Sanatçılar. (1. Basım). Ankara: Sanat

Yapım Yayıncılık.

Çoker, A. (1996). Cemal Tollu. (1. basım). İstanbul: Galeri B Yayınları.

Ertürk, Y. (2012). Bursa ve Resim Sanatı Tarihi. (1. basım). Bursa: Nilüfer Akkılıç

Kütüphanesi Yayınları.

Özsezgin, K. (2005). Cemal Tollu: Retrospektif. İstanbul: Yapı Kredi Kültür ve Sanat

Yayıncılık A.Ş.

Panofsky, E. (1995). İkonografi ve İkonoloji. (Çeviren: Akyürek, E.). (1. basım). İstanbul:

AFA Yayıncılık.

Tansuğ, S. (1993). Çağdaş Türk Sanatı. (3. basım). İstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları.

Turani, A. (1984). Türk Resim Sanatı. (2. basım). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür

Yayınları.


*2015 yılında IFAS' da (International Fine Arts Symposium) bildiri olarak sunulmuş ve tam metin kitabında yayınlanmıştır.

107 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Fotorealizm

bottom of page